bugün
yenile
    1. 43
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: Zahide) Halk arasında “Zahidem” adıyla ün yapan türkünün şairi Aşık Arap Mustafa, 1901 yılında Çiçekdağı’na bağlı Orta Hacı Ahmetli köyünde dünyaya gelmiştir. Babasını annesini çok küçük yaşlarda yitirdi. İlk önce bir akrabasının himayesinde, daha sonraları da onun bunun yanında büyüdü. Arap Mustafa’nın babası düğünlerde, toplantılarda “Koca Oyunu” adı verilen oyunda “Arap” rölünü üstlenirdi. Bu nedenle Mustafa’ya da “Arap” lakabı takılmıştır. Kimsesiz kalan Arap Mustafa 10 yaşına gelince Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Hacı Bürozadeler’den Mehmet’e çiftçi olur. Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa, Ağasının yeni yetişen Zahide’ye gönlünü kaptırdı. Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrını bir türlü açığa vuramadı. 20’sinde askere giden Mustafa’nın aklı, deliler gibi sevdiği Zahide’de kalmıştı. Köydeki dostlarına mektuplar göndererek Zahide’den haber almaya çalışan Arap Mustafa, Zahide’nin başka biriyle evlendirildiğini ve düğünün’ün de bir hafta sonra olacağını duyunca üzüntüsünü aşağıda içli mısralara dökmüştür. Türküyü Neşet Ertaş plağa okuyup tanıtmıştır. Zahide Kurbanım n'olacak Halim Gene bir laf duydum kırıldı belim Gelenden gidenden haber sorarım Zahidem bu hafta oluyor gelin Hezeli de deli gönül hezeli Çiçekdağı döktü m'ola gazeli Dolaştım alemi gurbet gezeli Bulamadım Zahidem'den güzeli Ay ile doğar da gün ile aşar, Zahide’mi görenin tebdili şaşar İyinin kaderi kötüye düşer, Diken arasında kalmış gül gibi. Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan Baban anlamadı bizim bu haldan Kekiline sürmüş kokulu yağdan, Derdin beni del’ediyor Zahide’m. Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü Aslını sorarsan esalet yerden Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı. Gurbet ellerinde esinim esir Zahide’m kurbanım hep bende kusur Eğer baban seni bana verirse Nemize yetmiyor el kadar hasır. Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman Zahide’m kurbanım hallarım yaman Yapamadım şu babayın gönlünü Fakir diye bana vermedi baban. Anamdan doğalı çok çektim cefa, Şu yalan dünyada sürmedim sefa, Adımı namımı soran olursa, Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa. allah rahmet eylesin güzel insan.
      4efsane.. - iyi niyetli 3uncu kisi 16.02.2017 02:14:26 |#3076073
    2. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hey 15 li türküsünün aslında çanakkaleye savaşmaya giden 15 yaşındaki körpe delikanlılar için yazıldığını duymuştum oysa şimdi o türkü düğünlerde oyun havası olarak çalınır ve baya döktürürler , bilmeden neler ediyoruz
      0aslında 1315'te doğanlar kastedilir. - kedivelisi 16.02.2017 12:21:24 |#3077304
    3. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      belki bir türkü değil ama (bkz: elfida)
    4. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: saçlarını yol getir) twitterda iki kız atarlanmışlardır daha sonra adresler verilmiştir o puslu,soğuk ölüm kokan havada esas kız evin yolunu tutmuş o kızı bitirmeyi kafasına koymuştur. yolda giderken arkadaşına o kızı dövdükten sonra oje şişelerini, rujlarini, rimellerini getiriyimde twittera atalım aleme ibret olsun demiştir. arkadaşıda saçlarını yol getir demiştir.
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çanakkale türküsü oda çok anlamlı.
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hastane önünde incir ağacı genç adam askerde iken verem hastalığına yakalanmıştır. çocukluktan komşusunun kızı ile beşik kertmesi olan asker, hastalığının da etkisiyle hava değişimi için yozgat’a gider. beşik kertmesi olan güzeller güzeli kızı görmek ister ama kızın ailesi buna müsaade etmez. genç bir süre sonra veremle mücadele için i̇stanbul’da bir hastaneye yatırılır. yattığı odadan hastanenin çevresini görebilmektedir. hastahanenin önündeki incir ağacı dikkatini çeker ve kalemi kağıdı eline alarak türküyü yazmaya başlar… "hastane önünde incir ağacı doktor bulamadı bana ilacı baş tabib geliyor zehirden acı garip kaldım yüreğime dert oldu ellerin vatanı bana yurt oldu mezarımı kazın bayıra düze benden selam söyleyin sevdiğim gıza başına koysun, karalar bağlasın gurbet elde kaldım diye ağlasın" yakalandığı vereme i̇stanbul’da yatırıldığı hastahanede yenik düşer ve yaşama veda eder genç asker. ailesi ise cenazeyi i̇stanbul’da defneder, yozgat’a getiremezler.
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: Hüseynik) Akif Harput’ta telgrafhane müdürüdür. Hüseynik’te kızkardeşi Ati Hanım’la beraber yaşıyordurlar. Akif çok genç yakışıklı dalyan gibi bir çocuktur. Akif sabahları Saray Yolu ile Harput’a çıkar, akşamlarıda kalenin alt tarafından Deliktaş yolundan geri dönermiş. Akif’in bir kardeşi ise Musul’da yaşamaktadır. Türküde adı geçen Lütfi’de telgrafhanede çalışmaktadır. Akif Lütfi’yi çok sevmektedir. Akif Hüseynik’ten şehre (Harput) çıkarken hiç beklenmedik bir zamanda yolda kalp krizi geçirir ve ölür. Ölüm olayı duyulunca bütün bir şehir halkı arkasından günlerce gözyaşı dökerler. İşte tam bu sırada Saçlızade Hacı Vehbi Efendi bu güzel ve hazin şarkıyı güftesiyle ve bestesiyle meydana getirmiştir. Hüseynik’ten çıktım şeher yoluna Kol ağrısı tesir etti canıma Yaradanım merhamet et kuluna Yazık oldu yazık şu genç ömrüme Bilmem şu feleğin bana cevri ne Telgrafın direkleri sayılmaz Ati hanim baygın düşmüş ayılmaz Böyle canlar teneşire koyulmaz Yazık oldu yazık şu genç ömrüme Bilmem şu feleğin bana cevri ne. belki dinlemek istersiniz.